Reiki Nehir’in Dileğini Nasıl Gerçekleştirdi?

10 adımda travmalardan kurtulup özgürleşin

Aslı ile bir süredir yaşamında destek almak istediği konularda birlikte çalışıyorduk. Bu süreçte zaman zaman bu tekniklerin uygulayıcı eğitimleri de olduğundan, bunları alıp, kendi kendine de yardım edebileceğinden konuşuyorduk.

Bana, “Rana, sence hangi eğitimi almalıyım?” diye her sorduğunda, ben “Reiki eğitimi al bir an önce, sana çok yardımı olacak” diyordum.

Benimle çalıştığını bilen arkadaşları ve yakın çevresi benden Reiki eğitimi alıyordu. Ama sıra bir türlü Aslı’ya gelmiyordu. Ya aramıza mesafeler giriyordu ya da diğer sorumluluklarından ötürü bir türlü zaman bulunamıyordu. Bu bekleyiş sürüp gitti… Ta ki ben onun dibine taşınana kadar…

Artık, kızı da okula başlamıştı. Bir de ikinci çocuğuna hamile idi! Bu sefer bana “ne yapalım?” diye sorduğunda, ona daha farklı bir cevap vermeye başladım. Doğum süreci ile ilgili oldukça kaygılı ve stresliydi. Yeni bebeğine de hazırlıksız yakalanmıştı. Şaşkındı. “Reiki ve EFT öğretelim sana. Hemen!” dedim. “Hem şu andaki hamileliğin yarattığı strese, hem de doğum sürecindeki korkulara iyi gelir. Doğumdan sonra da seni daha çok sorumluluk bekliyor. 2 çocuklu bir anne olacaksın. Seni şimdiden biraz güçlendirelim. Böylece hem şu andaki stresin azalır hem de gelecek için kendini daha hazır ve güçlü hissedersin. Ama yine de, ben böyle söylesem de, sen boş ver. Kendi iç sesine, sezgilerine güven. Kimden, ne zaman, nerde, ne eğitimi almak istiyorsan, akışa bırak. En doğru zamanda gerçekleşecektir. “ dedim. Bu söylediğime kalpten inanıyor ve sürece güveniyordum. Yıllarca deneyimden sonra bunu öğrenmiştim. Ve sonunda öyle de oldu…

Bu konuşmadan kısa bir süre sonra, beni arayıp Reiki eğitimine geleceğini ilk söylediğinde inanamadım. O kadar sevindim ki. Hani nerdeyse diyeceğim ki, eğitimde onu canlı canlı görene kadar, ya bir aksilik olur da gelemezse diye nefesimi tuttum. Üstelik EFT eğitimi de alacaktı. Kulaklarıma inanamıyordum. Bu tekniklerin ona çok yardımı olacağını kendi deneyimlerimden bildiğimden onun adına o kadar mutluydum ki.

Reiki eğitimini online olarak da alabileceğini söylememe rağmen, O, yüz yüze almak istediğini söyledi. Eğitim bir tam gün sürüyordu. 2 güne bölebiliriz dedim ama O, “Eğitimi bölmek istemiyorum. Seninle o bir tam günü eğitimde geçirmek istiyorum.” dedi. Oh canıma minnet! Ben zaten bayılıyorum tüm gün Reiki’yi öğretmeye. Seve seve kabul ettim. Zaten kimseyi grup oluşması için bekletmediğimden, onun da eğitimini hemen ayarladım. Böylece ondan başkası olmadı eğitimde. Baş başaydık.

Reiki eğitimi iki bölümden oluşuyor. Öğleden önceki ilk bölümde Reiki hakkındaki teorik bilgileri aktarıyoruz. “Reiki nedir. Ne işe yarar?” vb. Öğleden sonraki bölümde ise ilk önce kişiyi Reiki enerjisine inisiye ediyoruz. Ardından kendi kendine ve başkalarına Reiki uygulamayı öğretiyoruz. Bu kısım ağırlıklı olarak pratik uygulama şeklinde geçiyor. Bazen vakit kalırsa öğrenciyle birbirimize Reiki de yapıyoruz.

Aslı’nın eğitimine de aynı sıralamayla başladık. Teori kısmında “Reiki nasıl çalışır” konusuna geldiğimizde, ben “Reiki’nin çalışması ile ilgili bir saç ayağı da sezgidir” deyince, Aslı, daha önce ona Reiki terapisi yaptığımızda yaşadığımız ilginç bir hikâyeyi de hatırlayarak, “… Nasıl yani ben de senin gibi her şeyi görecek miyim şimdi? …” dedi. Ben de kocaman bir gülümsemeyle “… Bilmiyorum, belki öyle, belki de değil dedim…” Çünkü gerçekten bilmiyordum.

Kendimize ya da bir başkasına Reiki yaptığımızda Reiki enerjisi akmaya başlar. Kişi bazen hemen, bazen de zaman içinde bu akışa dair bir şeyler hissetmeye başlar. Bazen ellerinde bir sıcaklık, bazen soğukluk, bazen basınç… Bazen de kendi bedeninde birtakım duyumlar hisseder. Aslında Reiki enerjisi çalışıyordur ve kişi hisleri yani sezgileri aracılığı ile daha fazla şey hissedebilmeye başlar. İşte bu noktada bazen kendine dair, bazen de enerji aktardığı kişiye dair bir takım sezgisel bilgiler edinebilir. Hatta Reiki yapılan ortam ve kişiler meditatif bir alan ve ruh halindeyse, bu etkiler, yani bu sezgisel farkındalık, daha da artar. İşte biz de, birkaç yıl önce Aslı’nın ilk Bireysel Reiki Terapisi’nde tam da bunu yaşamıştık. Aslı bunu hatırlıyordu şimdi. Çünkü çok şaşırmıştı! İlginç ve anlaşılmaz bir fenomen ortaya çıkmıştı.

Peki, neydi Aslı’yı böyle şaşırtan. Şoktan şoka sokan?

Bir gün, Aslı Bireysel Reiki seansı almak istedi ve evinde buluştuk. Sessiz, sakin bir oda ve uzanabileceği bir kanepe ayarlamıştı. Ben de başının altına bir yastık da koyarak, hafif bir müzik açtım. İsterse uyuyabileceğini söyledim. Uzunca bir tam beden tedavisi yaptım. Her ikimiz de sessizdik. Keyfini çıkarıyorduk. Seans esnasında birden bire içime bir bilgi doğdu.

“… Aslı daha önce bazı seçimler yapmış ve bu seçimler belli şeylere sebep olmuş. Fakat sonra pişman olmuş. İçinde bir uhte kalmış. Ve hala içinde bir yerde “keşke böyle yapmasaydım” diye hissediyor…”

Ve ben bu enerjiyi bu bilgiyle birlikte hissettim. O an bunu bana Reiki bir şekilde gösterdi. Ya da sezgimi arttırdı ve ben gördüm. Hangisi bilmiyorum. Sanırım hiçbir zaman da bilemeyeceğim. Ayrıca bilmek istediğimden de emin değilim. Çünkü ben genelde sonuca odaklanıyorum. Yani, bu olayda şunu anladım. Reiki bana bu pişmanlığı Aslı’ya söylememi istemişti. Artık bıraksın bu pişmanlığı diyordu. Böylece enerji akışı artacak diyordu sanki. Ben de aynısını ona söyledim.

“Aslıcığım, … Eskiden… Olmuş, sen… Yapmışsın… Ve keşke öyle yapmasaydım… Keşke şöyle yapsaydım diyorsun. Bununla ilgili suçluluk, pişmanlık ve vicdan azabı, bir çeşit eksiklik duyuyorsun… Ve bu konu hala enerji bedeninde duruyor. Bunu artık bırak. Hala taşıyorsun. Reiki yaparken bu bilgi açığa çıktı.” dedim. Aynen böyle demişti Reiki bana. Ben de aynısını ona söyledim. Ne eksik, ne fazla.

O da çok önceden yaşadığı ve belki de bilinç düzeyinde farkında bile olmadığı ama “pişmanlık ve keşke” olarak enerjisini tüketen bu konuyu fark etti. Ve bıraktı. Ama çok da şaşırmıştı.

İşte Reiki’nin sezgi ile çalışması biraz böyleydi. Ama yine de tam izah edemiyorduk. Çünkü zaten amacımız insanların sırlarını görmek değildi.

Biz Reiki ile çalışırken Reiki enerjisinin ellerimizi götürmek istediği yere götürmesine güvenmeyi öğreniyorduk. Yani birine Reiki verirken içimizden sezgisel bir his “ellerini boynuna götür” diyorsa buna güvenmeyi öğreniyorduk. Ve bazen Reiki uygularken içimizden gene bir ses, “… Bu ilişkiyi bitir, hayır bu kişi sana göre değil, sen eksik değilsin, sen değerlisin, … “ gibi daha bir sürü şey söylüyordu. Biz de en iyi öğretmen olan Reiki’nin bizi yönlendirmesine, bizi eğitmesine izin veriyorduk. Reiki’yi batıya götüren ve bugün bizlere ulaşmasında en büyük payı olan ünlü Reiki üstadı Bayan Takata’nın da söylediği gibi “Let Reiki teach you! / Bırak Reiki sana öğretsin!” Bırakıyorduk. Reiki bize öğretiyordu…

İşte ben de Aslı’ya bu hikâyeyi hatırlatıp, ona “… Bilemiyorum Aslıcığım. Belki bir şeyler duyarsın, belki görürsün, belki hissedersin… Ama amacımız bu değil. Görelim bakalım, neler olacak. …” dedim. Artık konuyu enine boyuna iyice açıkladığımı düşünüyordum. Ama bilmiyordum ki Aslı belli ki hala tam emin değil. Kafasında soru işaretleri var. Ve ben ne dersem diyeyim, kendisinin deneyimleyerek, hissetmeye, ikna olmaya, bu şekilde öğrenmeye ihtiyacı var.

Bazen olur bu eğitimlerde. Öğrencide bir şey oturmaz. Bir şeyi duymak yetmez. Görmeye, hissetmeye de ihtiyaç duyar. Bazen ben bunu çok ince bir şekilde hissetsem de üstünde durmam. Öğrencinin zamanla, deneyimle öğreneceğine inancım tamdır. Ama Reikiciğim bu fırsatları hiç kaçırmaz. Ne zaman biri içtenlikle bir soru sorsa, Reikiciğim hemen yardıma geliyor. “Buyrun, Reiki benim, bir sorunuz mu vardı”, deyip, kendini tanıtmak, sorularını cevaplamak istiyor meraklı ve heyecanlı yeni Reiki yolcularının…

Bu sefer de öyle oldu. Reikiciğim bize bir sürpriz yaptı.

Eğitimin sonunda bir yarım saat vaktimiz vardı. Sonra Aslı kızı Nehir’i okuldan almaya gidecekti. Okula giderken, taksiye binip, trafik olan bir bölgeye de gireceğinden, saatimize alarm da kurduk ki Nehir’i bekletmeyelim. Anneciği zamanında yetişsin okul çıkışına!

Ben Aslıyı şöyle cama karşı rahat bir sandalyeye oturttum. Aslı da inisiyasyondan sonra iyice gevşemişti. Eğitimi tamamlamanın da tatmini ile iyice rahatlamıştı. İnisiyasyondan sonra ellerini hiç kaldırmamış, kendi kendine Reiki vermeye devam ediyordu. Karnındaki bebeği de durumdan pek bir memnundu. Ev de çok sessizdi o gün ve Aslı “… Bu evi çok seviyorum, ne kadar huzur veriyor ”dedi. O gün gerçekten de apartman ve sokak oldukça sessizdi. Hafif bir müzik de açmıştık. Ben de eğitimi yetiştirdik diye iyice rahatlamıştım. Keyfimiz çok yerindeydi anlayacağınız.

Bu sefer, “… Fırsat bu fırsat, hadi ben de sana Reiki yapayım iyice arttıralım şifanı…” dedim. Onun elleri karnında, benim ellerim onun omuzlarında… Aslı hafif uyukluyor… Ben sessizce kendimi Reiki’ye bırakmışım. Boş bir kap gibiyim. Hiçbir şey düşünmüyorum.

Fakat bir süre sonra içimden şöyle şeyler geçmeye başladı.

“…Okula Aslı ile beraber mi gitsek… Nehir’e sürpriz mi yapsak? … Hatta beraber yemeğe falan mı gitsek?”

Önce, bu düşüncenin duyulmasına izin vermedim. Yani, hemen Aslı’ya söylemedim.

“… Acaba çok mu sıkıldım bu aralar. Dışarı mı çıkmak istiyorum. Belki de yeğenimi özledim onu göremediğim için. Acaba çocuk enerjisine mi ihtiyacım var? …”  diye düşünüp, biraz bekledim. Hani farkındalığıma gelen bu düşünceleri ben düşündüysem, farkına varınca kendiliğinden azalarak çözülür olmalıydı normalde.

Biraz bekledim. Ama yok. Çok ısrarlı bir ses bu. “Git” diyor. “Sürpriz” diyor. Baktım çok net bu ses. Çok baskın. Aslı’ya söyledim. Ama yavaş yavaş, yumuşata yumuşata.

“Siz çıkışta yemek yiyecek misiniz? Birlikte mi yesek? Nehir’e sürpriz mi yapsak?”  derken, en sonunda “Ya Aslı, Nehir’i okuldan almaya beraber mi gitsek?” dedim.

Aslı o şen gülüşü ile demez mi; “… ya Rana, biliyor musun, Nehir bu sabah sana geleceğimi biliyordu, arabada onu okula bırakırken dedi ki “… Anne, lütfen Rana ile beni okuldan almaya gelin, bana sürpriz yapın!”

Tabi ben o anda “İşte bu ya. Ah Reikiciğim ya. Sen ne alemsin. Gene yaptın yapacağını” diyerek yüksek bir kahkaha patlattım. Sonra da Aslı’ya anlattım;

 “Bak, hani sen sordun ya, nasıl oluyor bu sezgi? diye. “İşte böyle oluyor” dedim. “Ben masum masum sana Reiki verirken bu fikir önce bir düşünce olarak geldi. Emin olamadım. “Ben mi uydurdum?” diye düşünüp anlamaya çalıştım. Biraz bekledim. Ama bant kaydı gibiydi. Sürekli tekrarlıyordu. Birden bire açığa çıktı.” dedim.

“İşte bu sezgisel bir bilgi. Artık karşı koyulmaz bir hale gelince alıştıra alıştıra, uygun bir dille, seninle paylaşıyorum.” dedim.

İşte o anda, Aslı artık Reikide sezginin nasıl çalıştığını, sezgisel bilginin Reiki aktarırken nasıl açığa çıktığını, kendisi birebir deneyimleyerek öğrenmişti. Reiki’nin meraklı bir öğrenciyle kendi iletişimiydi bu. Beni bile aradan çıkarıp, gelip kendisi birebir öğretiyordu bazen. Ve bu yine bir Reiki mucizesiydi!

Peki, sizce Nehir ne yaptı bizi görünce dersiniz?

Sevinçten havalara uçtu!

Dileği gerçek olmuştu çünkü!

Birlikte yemek yedik, sohbet ettik.

Hiç ayrılmak istemedi, bitsin istemedi.

“Haftaya tekrarlarız, söz” deyip, ayrıldık.

Ben de bir sonraki haftayı iple çekiyorum!

İşte size Reiki’nin Nehir’in dileğini nasıl gerçekleştirdiğinin harika hikâyesi!

Belki bir gün Reiki’nin size de bir dilek sürprizi olur, kim bilir… Bize o kadar çok şey öğretiyor ki. Bazen öğretme heyecanımızdan sizinle öykülerimizi paylaşmaya fırsatımız olmuyor. Ama bu sefer, Nehir’in ve Aslı’nın hikâyesini unutmadan hemen size anlatmak, paylaşmak istedik. Biliyoruz ki en güzel, en hatırda kalan öğrenme hikâyelerle oluyor.

Şimdi bana “Reiki nedir?” diye sorarsanız, “Bence, Reiki, bir çocuğun dileğini gerçekleştirmektir, bir yönüyle de!” derdim. Bazen kırık bir kalbi onarır, bazen bir çocuğun masum hayallerini gerçekleştirir…

Umarız ki sizin de tüm hayırlı dilekleriniz gerçek olsun!

Sevgi ve sağlıkla kalınız,

Rana Korkunç